14 Kasım 2024 Perşembe
Türkiye yarından itibaren batı bölgelerden başlayarak yeni bir yağışlı sistemin etkisine girecek. Hafta sonu ülke genelinde yağışla birlikte hava sıcaklıkları mevsim normalleri altına düşecek.
Soğuk ve yağışlı hava geliyor
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son tahminlere göre bugün yurdun batı kesimlerinin çok bulutlu, Marmara, Kuzey ve Kıyı Ege, Batı Karadeniz ile Eskişehir ve Ankara’nın kuzeyinin sağanak sağanak yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; İzmir’in kuzey ve iç kesimleri ile Balıkesir ve Bursa çevrelerinde yerel kuvvetli olması bekleniyor.
Yarın Orta ve Batı Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz ile İç Anadolu’nun kuzeybatısı yağışlı, İç Anadolu’nun iç ve doğusu ile Doğu Karadeniz çok bulutlu, Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu parçalı bulutlu geçecek.
Hafta sonu ülke geneli yağışlı geçecek. Yağışların genellikle sağanak, Kıyı Ege ile Akdeniz Bölgesi’nin kıyı kesimleri gök gürültülü sağanak, Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun doğusunun yüksek kesimlerde karla karışık yağmur şeklinde olması bekleniyor.
Hava sıcaklıklarının yarından itibaren yağışla birlikte kuzeybatı kesimlerden başlayarak hafta sonunda kuzey, iç ve batı kesimlerde azalacağı ve mevsim normalleri altına düşeceği tahmin ediliyor. TRT
Uzmanlar, kötü koku ve balık ölümleriyle gündeme gelen İzmir Körfezi’nde Karşıyaka ve Balçova’nın sahil bandında görülen deniz yosunu tabakalarının yeni çevre sorunlarına neden olabileceğini belirtiyor.
Balık ölümlerinden sonra şimdi de yosun kirliliği
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, yaptığı açıklamada, Karşıyaka ilçesi Mavişehir sahili ile Balçova ilçesi İnciraltı sahilinde kıyıdan 5-10 metre açıkta tabaka şeklinde yosun üremesinin gözlemlendiğini söyledi.
Bu türün, körfezde sıklıkla görülen ve halk arasında “deniz marulu” olarak bilinen yosunlardan farklı olduğuna dikkati çeken Tanrıkul, cladophora ve enteromorpha cinsi olan bu yosunların sudaki nitrojen ve fosfor miktarının artmasıyla meydana geldiğini kaydetti.
Körfezde yosun kitlesinin yayıldığına işaret eden Tanrıkul, “Körfez’de nitrojen ve fosfor miktarının fazla olması, yosunların artmasına neden oluyor. Denizdeki evsel ve sanayi atıklarından oluşan gübreleme, yosunların üreyebilmesi, yayılabilmesi için ortam oluşturuyor” dedi.
Tanrıkul, güneşli hava ve rüzgarın az olmasının yosunların yayılımını hızlandırdığını dile getirerek, sadece kıyı bölgelerinde değil körfezin ortasında da yosunlardan oluşan yüzen adacıkların görüldüğünü aktardı.
İzmir Körfezi’nde görülen bu yosun türlerinin deniz ekosistemine zarar verdiğini anlatan Tanrıkul, şunları kaydetti:
“Bu yosun türlerinin zararları diğerlerinden çok farklı. Çünkü bu tür, akıntıyla birlikte etrafa yayılıyor. Suyun yüzeyini kaplaması nedeniyle de güneş ışığının geçmesini engelleyerek sudaki oksijenin azalmasına neden oluyorlar. Bu yosunlar bir süre sonra suyun dibine çöküyor, bu kez de suyun altındaki balık yumurtaları, yengeçler gibi ekosistemdeki canlıların üzerine tabaka gibi serilerek bunları yok ediyor. Bununla beraber dipte de ürüyorlar, yani yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya sürekli transfer halinde ürüyorlar.”
“Bir süre sonra kokuya neden olacak”
Bu yosunun dokusunun deniz marulundan daha sert olduğuna ve kısa sürede çürüyüp kaybolmadığına dikkati çeken Tanrıkul, çevresel şartlar devam ettiği sürece bu yosunların yayılımını sürdüreceğini dile getirdi.
Tanrıkul, yosunların temizlenmesi gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
“İklim şartlarının nasıl ilerleyeceğini bilmesek de körfezin kirliliği devam ediyor, her geçen gün artıyor. Şu an balık ölümleri durdu ama bunun durmasının nedeni sıcaklıkların düşmesine bağlı, başka bir nedeni yok. Balık ölümleri durdu, başka çevre felaketlerine neden olabilecek yosunların artması yaşanıyor. Bu yosunlar hem doğal yaşamı sınırlayacak, zarar verecek hem de bir süre sonra kokuya neden olacak, çünkü bunlar çürümeye başlayacaklar. Bunların temizlenmesi gerekiyor. Denizin üzerindeki, kıyıdaki yosunların kesinlikle toparlanıp bölgelerden uzaklaştırılması gerekiyor.” Haber TRT
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’yi resmi törenle karşıladı.
Al Sani’nin makam aracını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önündeki caddede karşılayan süvariler, araca protokol kapısına kadar eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Al Sani’yi külliyenin ana giriş kapısında karşıladı. Erdoğan ve Al Sani’nin tören alanındaki yerlerini almasının ardından 21 pare top atışı eşliğinde milli marşlar çalındı.
Al Sani, Muhafız Alayı Tören Kıtası’nı “Merhaba asker” diyerek selamladı. Törende, tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı.
Heyetlerini birbirine takdim eden Erdoğan ve Al Sani, merdivenlerde Türkiye ve Katar bayrakları önünde tokalaşarak, gazetecilere poz verdi.
Törene, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile Ankara Valisi Vasip Şahin de katıldı.
Bitlis’in Ahlat ilçesinde Türk-İslam dünyasının en büyük mezarlarından biri olan Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda yapılan kazılarda 91 mezar daha envantere kaydedildi.
Türk-İslam dünyasının en eski mezarlığında 91 mezar daha kayda geçti
“Geleceğe Miras” projesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle başlatılan kazı çalışmaları, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Kulaz başkanlığında yürütülüyor.
UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan 210 dönümlük mezarlığın “Seyitler” bölümünde bu yıl yapılan kazılarda tamamen veya kısmen toprak altında olan 51’i çocuk mezarı 91 mezar ortaya çıkarıldı.
Taşlarının üzerinde motifler, yazılar ve süslemeler bulunan mezarlar, envanter numaraları verilerek kayıt altına alındı.
Kazı başkanı Dr. Öğr. Üyesi Kulaz, “Geleceğe Miras” projesi kapsamında Selçuklu Meydan Mezarlığı’nın Seyitler bölümünde çalışma yürüttüklerini söyledi.
Eylül ayında ilk etapta 4 bin metrekarelik bölümde 10 açma yaparak 15 ile 25 santimetre arasında değişen derinliklerde seviyeye inme çalışması yürüttüklerini anlatan Kulaz, “Alanda toprak altından birçok mezar çıkıyor. Çalışmalarda 196 mezar taşına restorasyon uygulaması gerçekleştirdik. Bunların 91’i kısmen veya tamamen toprak altında kalmış ve envantere kaydedilmemiş yeni mezarlardan oluşuyor. Bu mezarlardan 51’i çocuklara ait. Geçici envanter numarası verdiğimiz bu mezarlar kayıt altına alındı” diye konuştu.
“Temel amacımız Ahlat’ta kültür turizmine katkı sağlamak”
Özellikle Ahlatşahlar dönemine ait üzerinde “kufi” yazı karakterleri bulunan oldukça nitelikli mezar örneklerinin toprak altından çıkarıldığını belirten Kulaz, bunların çok önemli veriler olduğunu vurguladı.
Proje kapsamında başta Selçuklu Meydan Mezarlığı olmak üzere Selçuklu Kalesi ve diğer yapılarda kazı ve restorasyon çalışmaları ile çevre düzenleme projelerini hayata geçirmek istediklerini kaydeden Kulaz, “Temel amacımız Ahlat’ta kültür turizmine katkı sağlamak. Ahlat, böylece her geçen yıl kültürel açıdan geleceğe daha sağlam bakabilecek ve bu eserlerimiz sonraki kuşaklara sağlam aktarılabilecektir” dedi.
Seviye inme çalışmalarıyla tamamen açığa çıkan mezarların öncelikle özgün hallerine kavuşturularak sağlamlaştırıldığını ve geçici envanter verildiğini dile getiren Kulaz, mezarların belgelemenin ardından kalıcı envantere ve haritaya işleneceği bilgisini verdi.
Kulaz, mezarlığın tamamında restorasyon uygulamasıyla 4-5 yılda turizme kazandırmayı amaçladıklarını bildirerek, şunları kaydetti:
“Türk-İslam dünyasının en büyük tarihi mezarlarından biri olan Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı’nın her geçen gün ziyaretçi sayısı artıyor. Ahlat, tarihinden dolayı da çok önemli bir yer. Anadolu’nun giriş kapısı ve Orta Çağ’da Kubbet-ül İslam olarak nitelendirilen 3 İslam şehrinden biri. Tabiri caizse Orta Çağ’ın metropol kenti olarak nitelendirilebilir. Mezar taşlarına ve Ahlat’taki kültür varlıklarına Anadolu’nun tapu belgeleri gözüyle bakıyoruz. Anadolu kültür tarihi açısından da önemli olan bu değerleri mümkün olduğunca uzun ömürlü kılmak ve sonraki nesillere daha sağlam ulaştırmak bizim en önemli görevimizdir. Bu görevi de en iyi şekilde yerine getirmeye çaba gösteriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen 29’uncu İklim Zirvesi’nde temaslarda bulunuyor. Devlet ve Hükümet Başkanları Yüksek Düzeyli Oturumu’nda konuşacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili görüşmeler de yapacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakü’de İklim Zirvesi’ne katılıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoğun diplomasi trafiğini bu kez Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de sürdürecek.
Bakü Olimpiyat Stadyumu’nun yanındaki zirve için kurulan alanda Aliyev ile BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından karşılandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakü’de İklim Zirvesi’ne katılıyor
Çekilen aile fotoğrafında Erdoğan, Aliyev ve Guterres’in yanı sıra İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif gibi liderler de yer aldı.
Erdoğan katılımcılara hitap edecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet ve Hükümet Başkanları Yüksek Düzeyli Oturumu”nda katılımcılara hitap edecek.
Cumhurbaşkanı, katılımcılara hitabında iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle mücadele için herkese sorumluluk düştüğünün altını çizecek. Türkiye’nin iklim ve çevre krizi karşısında attığı adımları, koyduğu hedefleri anlatacak. Eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde başlatılan ‘sıfır atık’ projesinin önemini vurgulayacak.